4 Haziran 2012 Pazartesi

Ateist masonların etkisinde kalan bazı Evanjelikler, Deccalin kirli oyununa gelmemelidirler

Doğrudan şeytandan emir alan ve şeytanın planı gereği tüm dünyada Allah inancına karşı savaş açmış bulunan ateist masonik sistem, bazı Evanjelikleri de etki altına almak üzere faaliyet etmektedir. Daha önce de pek çok kez haber vermiş olduğumuz bu tehlike, az sayıda olsa da, belirli bir kesimi etkisi altına almış görünmektedir. Söz konusu Evanjelikler, bu karanlık odakların telkinleri sonucunda, Müslümanlara karşı ciddi bir cephe almış görünümündedirler.
Oysa düştükleri yanılgı büyük bir yanılgıdır. Asıl fikri mücadele verilmesi gereken yapılanma, ateist masonluktur. Evanjelik Hıristiyanlarla Müslümanların arasını açmaya çalışan KİRLİ ÖRGÜTLENME ATEİST MASONLUKTUR. Bu bir komplo teorisi veya hayali bir örgütlenme değildir. Ateist masonlar, üst düzey ayinlerinde ŞEYTANA TAPAN, kendi iç yayınlarında “ŞEYTANIN FENERİ ULAŞACAĞIN YERDEKİ KARANLIĞI AYDINLATIR”  şeklinde bu sapkın zihniyetlerini açıkça dile getiren, gizli ve sinsi bir örgütlenmedir. Masonluk, şeytandan alınan ilham ve emirlerle, DÜNYAYI FELAKET, KARGAŞA VE KATLİAMLARLA BİR FELAKET ORTAMINA DÖNÜŞTÜRMEYİ AMAÇLAYAN, ALLAH İNANCINA KARŞI MÜCADELE HALİNDE OLAN en sinsi yapılanmadır. Bu, delilleri çok açık olan kesin bir gerçektir.

Masonlar, bazı Evanjeliklere Müslümanları Deccal ordusu olarak göstermek istemiştir. Müslümanlar sevgi ve şefkat ordusudur
Adnan Oktar’ın 22 Kasım 2009 tarihli Kanal 35 ve Tv Kayseri röportajından

Ateist mason hareketinin temelini oluşturan Tapınak Şövalyeleri’nin taptığı put, yani şeytan anlamına gelen Baphomet sembolü, ateist masonluğun en bilinen şeytan sembolüdür.
Dünyadaki en büyük ekonomik güç masonlara aittir. DÜNYA EKONOMİSİNİN %90’I ONLARINDIR. Masonluk, DERİN DÜNYA DEVLETİNİN HAKİMİDİR. Bu örgütlenmenin ateist kesiminin başında ise DECCAL VARDIR. Deccal, ateist masonluk yoluyla faaliyettedir. Deccalin çok iyi bilinen yöntemi gereği ateist masonluk, barış adına ortaya çıkmıştır, fakat oldukça sistemli bir şekilde KAN DÖKMEKTEDİR. Kan dökücülüğü gelecek nesillerde de devam ettirebilmek için Allah’a imanı ortadan kaldırmaya, bunu yapmak için de inananları birbirine düşürmeye ihtiyacı vardır. İşte bazı Evanjeliklere ve bir kısım Müslümanlara karşı oynanan masonik oyun budur.
Masonlar Lucifer’i şeytan olarak tanımlar ve ona taparlar.
Kendilerini Müslüman ve Evanjelik göstermeye çalışan bazı ateist masonlar, parayla tuttukları bazı gazeteciler ve yazarlar aracılığıyla bu sapkın mantığı tüm dünyaya yayma azmindedirler. Oysa söz konusu yanlış düşüncenin etkisine kapılan bir kısım Evanjeliklerin, Müslümanları, hem kendileri hem de dünya için başlıca tehlike olarak görmeleri oldukça tehlikelidir. Bu kişiler, farkında olmadan şeytani bir yapılanma olan masonluğun, dünyayı dinsizliğe sürükleme politikasına alet olmaktadırlar. Bu arada masonluk ise dinsizliği tüm dünyada yaymaya çalışmaktadır. Ateist masonların idaresindeki ateist ve Darwinistler bu sayede meydanın kendilerine kalmasını istemektedirler. İnananlar arasında sahte ve suni bir mücadele fikri ortaya atarak, dinsizliği, Darwinizm’i, terörü, kargaşa ve dejenerasyonu tüm dünyada hakim etmek için ortam bulabilmektedirler.
Şu anda dünya çapında Allah inancına karşı ciddi bir mücadele devam etmektedir. Komünizm, Darwinizm, materyalizm, Marksizm, komünist terörizm, Leninizm, Stalinizm dünyada büyük bir dinsizlik tehdidi olarak durmaktadır. Dünyada bu tehlikeler dururken Evanjeliklerin dünyada en büyük tehlike olarak yalnızca Müslümanları görmeleri, Müslümanlar olmasa sanki dünya sorunsuz bir yer olacakmış gibi davranmaları, adalete ve vicdana sığmamaktadır. Söz konusu Evanjelikler adeta şu anda dinsizlik ile mücadeleyi bırakıp herkesi Müslümanlara ve Müslümanlığa karşı çıkma yönünde teşvik etmektedirler. Müslümanlara, din ahlakının gereği olan sevgi, şefkat, sabır, barış ve kardeşlik duyguları ile yaklaşma yerine, insanları kin ve nefrete teşvik etmektedirler. İşte bütün bunlar, kendilerini Müslüman ve Evanjelik göstermeye çalışan bir kısım ateist masonların parayla tuttukları gazetecilerin ve yazarların telkinleri sonucu gerçekleşmektedir.
Allah inancının, adaletin ve vicdanın gereği; dünyada Allah inancına karşı olanlarla fikri mücadele içinde olmak, dünyadaki tüm kötülükleri deşifre ederek bunların fikri alt yapılarını ortadan kaldırmaya çabalamaktır. Yaptıkları kanlı eylemlerde dini kullanan fakat Müslüman ismi veya kimliği taşıyan cahil ve hatta gerçekte dinsiz olan kişilerin İslam ile hiçbir şekilde bağdaşmayan uygulamalarını ayırt edebilmek gerekir. İslam’ın özünü görmezden gelerek, şeytana tapan masonların çirkin planlarına kanmak samimi iman eden bir insanın yapabileceği bir tavır değildir.
Ateist masonların işte bu gizli ve sistemli telkin yöntemleriyle, bir kısım Evanjelikler kendilerini toplumdan tecrit edip, kardeş olarak görmeleri gereken Müslümanlara cephe almaktadırlar. Bunu yaparak kendilerini Evanjelik göstermeye çalışan ateist masonların etkisi altında Müslümanlara karşı kin ve nefret duygularını teşvik etmektedirler. Allah’ı seven dindarlar olarak Allah’ın dostları ile birlik olmaları gerekirken, ateist, Darwinist, terörist bir sistemin öncülüğünü yapan sinsi bir teşkilatın yolunu -farkında olmaksızın da olsa- izlemektedirler. Bu yanlış inancın hem kendilerine hem de tüm dünyadaki inananlara zarar verdiğini görememektedirler.
Allah’ın izniyle ALLAH’IN İSMİ VE KELAMI, MUTLAKA TÜM DÜNYAYA HAKİM OLACAK VE GALİP GELECEKTİR. Bu Allah’ın tüm gerçek iman sahiplerine vaadidir. Fakat bunun vesileleri olmak için sebeplere sarılmak, tüm dünyada güçlü bir inanç dayanışması içinde olmak gerekmektedir. Samimi Evanjelik Hıristiyanlar, Evanjelik masonların kirli oyunlarını görüp, içine sürüklendikleri büyük tehlikenin farkına varıp samimi dindar Müslümanlarla ittifak ederlerse, Allah’tan bir nimet olarak çok daha huzurlu ve çok daha rahat,  güzel bir hayat yaşayacaklardır. Ateist masonluğun gizli önderliğindeki gerçek tehlikenin -ateizm, Darwinizm, materyalizm, Marksizm, Leninizm tehlikesinin- boyutlarını daha iyi fark ettiklerinde, asıl fikri mücadeleyi tüm inananlarla birlikte, Allah inancına karşı savaş açmış bu tür sapkın sistemlere karşı vereceklerdir.
Yüce Allah’ın izniyle, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur zamanı çok yakındır. Kuran’a göre Allah’ın vaadi gereği, o dönemde Hz. İsa (a.s.)’ın barış ve birliktelik çağrısına mutlaka tüm Hıristiyanlar kendi rızaları ile uyacaklardır (Nisa Suresi, 159). Kuran’a göre Hz. İsa (a.s.)’ın yeniden zuhurunda, Kitap ehlinden (Hıristiyan ve Musevilerden) ölmeden önce ona iman etmeyecek hiçkimse kalmayacaktır. O zaman, asıl yapılması gerekenin inananlar arasında sevgi ve ittifak oluşturmak olduğunu Yüce Rabbimiz’in izniyle anlayacaklardır. Önemli olan, Hz. İsa (a.s.)’ın ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur dönemine çok yaklaşmışken bu gerçeğin farkına varmak ve BU MÜBAREK İNSANLARA ÖNCÜLÜK EDEREK ONLARIN FAALİYET ORTAMI İÇİN GÜZEL BİR ZEMİN HAZIRLAMAKTIR. Kuşkusuz ki Allah’ın, Kendi Kelamını hakim kılmak için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur (Allah’ı tenzih ederiz). Fakat Allah, iman edenlere dua etme ve ecir alma güzelliğini lütfetmiştir. GERÇEK SAMİMİ DİNDARLAR ARASINDAKİ GÜÇLÜ İTTİFAK, DİNSİZLİĞİN YERYÜZÜNDEN KALKMASI VE YÜCE RABBİMİZ’İN İSMİNİN TÜM DÜNYADA BİR VE TEK OLARAK ANILMASI İÇİN BİR DUADIR. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder